Arama Motoru

rtyucel.wordpress.com: Mesleki Eğitim BT blogu

Cumartesi, Eylül 13, 2008

Fare Kapanı

http://www.hulyakonar.com'da okuduğum bu güzel hikayeyi sizlerle de paylaşmak istedim. Umarım beğenirsiniz...

Evin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi ve eşinin mutfakta bir paketi açtıklarını gördü.
Kendi kendine:
"İçinde hangi yiyecek var acaba?" diye düşündü.

Bir süre sonra gördüğü paketin bir fare kapanı olduğunu anladığında yıkılmıştı.
"Evde bir fare kapanı var!, evde bir fare kapanı var!" diye bağırarak telaşla bahçeye fırladı.
Çevik ve hızlı hareket etmesinden dolayı fareyi kıskanan evin diğer hayvanları bahçedeydi.
Minik fareyi telaş içinde gören tavuk, umursamaz ve bilgiç bir tavırla başını kaldırdı ve gıdakladı:
"Zavallı farecik... Bu senin sorunun, benim değil. Bana bir zararı olamaz küçücük kapanın" dedi.
"Ee sonun geldi küçük fare" diye de gülümsedi.
Tavuktan destek bulamayan farecik bu sefer telaşla domuzun yanına koştu ve "Evde bir fare kapanı var! Evde bir fare kapanı var!" diye adeta çırpındı.
Domuz ise "Çok üzgünüm fare kardeş ama dua etmekten başka yapacağım bir şey yok. Dualarımda olacağından emin ol" dedi.
Minik fare çaresizlik içinde ineğe döndü ve "Evde bir fare kapanı var, evde bir fare kapanı var!" dedi.
İnek;
"Bak fare kardeş, senin için üzgünüm ama beni hiç ilgilendirmiyor." dedi.

Hepsinin amacı biran önce fareden kurtulmaktı. Fırsat buldukça,hepsi fareyi evsahibine şikayet ediyorlardı. Kuyusunu kazıyorlardı.
Sonunda farecik, başı önde umutsuz şekilde eve döndü. Çiftçinin fare tuzağı ile bir gün tek başına karşılaşmak zorunda olduğunu anladı.

O gece evin içinde sanki ölüm sessizliği vardı. Minik farecik aç ve susuzdu. Tam yorgunluktan gözleri kapanacaktı ki birden bir ses duyuldu. Gecenin sessizliğini bölen gürültü, fare kapanından geliyordu. Çiftçinin karısı, ne yakalandığını görmek için yatağından fırladı ve mutfağa koştu. Karanlıkta kapana, zehirli bir yılanın kuyruğunun kısıldığını fark edememişti. Kuyruğu kapana kısılan yılanın canı yanıyordu ve aniden çiftçinin karısını ısırdı. Çiftçi, karısını apar topar doktora götürdü. Doktor, zehiri temizledi sardı. Çiftçi karısını eve getirdi, yatırdı. Karısının ateşi yükseldi ve bir türlü düşmüyordu. Kadıncağız ateş ve ter içinde kıvranıp duruyordu.
Doktor ilaçlar ile birlikte hergün taze tavuk suyu çorbası içmesi gerektiğini söyledi, çiftçi de bıçağını alıp bahçeye koştu...
Karısı taze tavuk suyu çorbasını içti, biraz kendine geldi. Karısının hastalığını duyan komşular ziyarete geldiler. Onlara ikram etmek için çiftçi domuzunu kesti. Çiftçinin karısı gittikçe kötüye gidiyordu. Yılan, belli ki çok zehirliydi.
Birkaç gün sonra çiftçinin karısı iyileşemedi ve öldü.
Cenazeye çok sayıda kişi gelince,hepsine yeterli et sağlamak için çiftçi ineği mezbahaya yolladı.
Fare tüm bu olanları büyük üzüntü ile duvardaki deliğinden izledi...
Zor durumlarda bile umudumuzu ve kendimize olan güvenimizi asla kaybetmeyelim...
ayrıca unutmayalım;
Bugün bizi ilgilendirmediğini düşündüğümüz bir tehlike,yarın bizim içinde tehlikeli olabilir...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

gerçekten de bugün bizi ilgilendirmiyormuş gibi görünen bir sorun yarın bizim için de çok büyük bir tehlike olabilir.

çevremizdekilere ve özellikle iş hayatımızı paylaştığımız ekip arkadaşlarımıza karşı daha duyarlı ve paylaşımcı olmalıyız diye düşünüyorum.

sevgi ve başarı dileklerimle.

website counter

Add to Google Reader or Homepage